Neden Bronz Madalya Kazanlar Gümüş Kazananlardan Daha Mutlu?

Aralık 20, 2024
4 Dakika Okuma Süresi

Günün sonunda, dünyada  sadece ikinci boksör ya da ikinci kürekçi olduğu  için ölümüne utanan bir adamın paradoksuyla karşı karşıyayız. 1 kişi hariç dünya nüfusunun tamamını yenebilmiş olması bir şey ifade etmez; o bir kişiyi yenmek için kendini ” sınamıştır ” ve bunu yapmadığı sürece başka hiçbir şeyin önemi yoktur.

Psikolog William James bu sözleri 1892 yılında “The Principles of Psychology” adlı temel kitabında yazmıştır. James’in gözlemi psikolojide iyi bilinen bir düşünceyi yansıtmaktadır: bir kişinin başarıları, o kişinin bu başarıları öznel olarak nasıl algıladığından daha az önemlidir. Örneğin işyerinde %5’lik bir zam almak sizi mutlu edebilir, iş arkadaşınızın %10’luk bir zam aldığını öğrenene kadar. Peki, %5 zam alan kişinin elde etmiş olduğu neticeden %10 zam alan kişiye kıyasla daha mutlu olduğu bir durum var mıdır? Belki de Arthur sadece %3 zam beklerken %5 zam alsaydı, Emily ise %15 zam beklerken sadece %10 zam alsaydı, o zaman Arthur, nesnel olarak Emily’nin sonucundan daha düşük olmasına rağmen, kendi sonucundan daha memnun olabilirdi.

Yukarıdaki resimde Vancouver 2010 Olimpiyatları’nda kadınlar kızak yarışı madalya töreninde altın, gümüş ve bronz madalya kazanan sporcular yer almaktadır. Ortada altın madalya sahibi ABD’li Hannah Kearney, solda gümüş madalya sahibi Kanadalı Jennifer Heil, sağda ise yine ABD’li bronz madalya sahibi Shannon Bahrke bulunmakta.

Atletizm yarışmalarında net kazananlar ve kaybedenler vardır. Olimpiyatlarda altın madalya kazanan yarışmayı kazanmıştır; gümüş madalya kazananın başarısı biraz daha düşük olur ve bronz madalya kazanan ise daha da düşük bir başarıya sahiptir. Performanslarından duydukları mutluluğun da bu sıralamayı yansıtması beklenebilir; en mutlu olan altın madalya sahibi, ardından gümüş madalya sahipleri ve daha sonra da bronz madalya sahipleri olacaktır . Gümüş madalya kazanan Jennifer Heil’in Shannon Bahrke’den daha mutlu olması beklenebilir,

Cornell Üniversitesi’nden psikologlar Victoria Medvec ve Thomas Gilovich ile Toledo Üniversitesi’nden Scott Madey, bu olgunun karşı olgusal düşünceyle açıklanabileceğini düşünüyor. Bu, insanların nesnel başarılarını “ne olabilirdi” ile karşılaştırdıkları anlamına gelir.

Gümüş madalya sahibi için en belirgin karşı olgusal düşünce, neredeyse altın madalya kazanmaya odaklanmak olabilir. Gümüş medalist birinci olmak ile başka herhangi bir sonuç arasındaki farka odaklanacaktır. Bronz madalya sahibi ise karşı olgusal düşüncelerini aşağıya, dördüncülüğe doğru odaklayabilir. Bronz medalist neredeyse hiç madalya kazanamamaya odaklanacaktır. Madalya kazanmak ya da madalya kazanamamak arasındaki kategorik fark, birincilik ve ikincilik arasındaki karşılaştırma için mevcut değildir.

Bu uyumsuz karşılaştırma nedeniyle, nesnel olarak daha kötü durumda olan bronz madalya sahibi, gümüş madalya sahibine göre kendinden daha memnun ve başarısından daha mutlu olacaktır.

Bu soruyu bilimsel olarak araştırmak için araştırmacılar İspanya’nın Barselona kentinde düzenlenen 1992 yaz olimpiyatlarının video görüntülerini aldılar. Özellikle madalya törenlerini kaydederek lisans öğrencilerine gösterdiler ve kazananların açıklanmasının hemen ardından atletizm yarışmalarından görüntüler izlettiler. Öğrencilerden, madalya kazananların her birinin sergilediği mutluluğu, 1 ” keder” ve 10 ” coşku” olmak üzere 10 puanlık bir ölçekte derecelendirmelerini istediler. Duyurunun hemen ardından gümüş madalya sahipleri ortalama 4.8, bronz madalya sahipleri ise 7.1 puan aldı. Günün ilerleyen saatlerinde, madalya töreninde gümüş madalya sahipleri mutluluk ölçeğinde 4.3 puan alırken, bronz madalya sahipleri 5.7 puan aldı. İstatistiksel analizler, hem kazandıktan hemen sonra hem de daha sonra madalya töreninde bronz madalya sahiplerinin gümüş madalya sahiplerine göre gözle görülür şekilde daha mutlu olduklarını kanıtlamıştır.

2006 yılında San Francisco Eyalet Üniversitesi’nden psikolog David Matsumoto, The World of Judo dergisinden Bob Willingham ile birlikte Atina’daki 2004 yaz olimpiyatlarında judo maçlarının ardından yüz ifadelerine bakıldığında bu örüntünün devam edip etmeyeceğini görmek için bir araya geldi. Seksen dört sporcudan ve otuz beş ülkeden üç farklı zamanda veri topladılar: maçlarından hemen sonra, madalya aldıklarında ve podyumda poz verdiklerinde.

Toplamda, on dört altın madalya sahibinden on üçünün kazandıkları maçı tamamladıktan hemen sonra gülümsediğini, yirmi altı bronz madalya   on sekizinin ise gülümsediğini tespit ettiler. Ancak, gümüş madalya kazananların hiçbiri maçları bittikten hemen sonra gülümsemedi. Daha da ilginci, gümüş madalya kazananlar arasında kaydedilen yüz ifadeleri üzüntü (%43), aşağılanma (%14) ve hiçbir şey (%29) arasında değişmektedir. Bu, gümüş madalya kazananların altın madalya kazananlardan yalnızca daha az mutlu olduğu anlamına gelmiyor; bunun yanı sıra, Matsumoto ve Willingham’ın yazdığı gibi, “bir şeyler gösterenler belirgin, olumsuz duygular sergilediler.”

Ancak madalya töreni ve podyum pozu söz konusu olduğunda, gümüş madalya kazanan sporcuların gülümseme eğilimleri daha yüksekti. Gerçekten de, sporcuların %96,4’ü bu sırada bir çeşit gülümseme sergilemiştir. Ancak, gülümseme türlerinin dikkatli bir analizi, gümüş madalya sahiplerinin gülümsemelerinin altın ve bronz madalya sahiplerine kıyasla her iki durumda da daha az samimi ve daha zorlama olduğunu göstermiştir. Özellikle, hem altın hem de bronz madalya kazananların, bilim insanlarının özellikle olumlu duygularla ilişkili olarak tanımladıkları “duchenne” gülümsemeleri sergileme olasılıkları daha yüksekti.

Birlikte ele alındığında, araştırmacılar şu sonuca varmıştır: “Maçın sonunda gerçekten   sergileyenlerin, madalyayı aldıklarında ve podyumda poz verdiklerinde aynı keyifli duyguları gösterme  olasılıkları daha yüksektir. Buna karşılık

Gerçekten de daha azın daha çok olduğu zamanlar olabilir.

Jason G. Goldman tarafından yazılmıştır.

Çeviri : Havva Nur Akbulut

Çeviriyi Düzenleyen : Ege Cansın Aydoğdu

 

Yazının asli haline buradan ulaşabilirsiniz: https://www.scientificamerican.com/blog/thoughtful-animal/why-bronze-medalists-are-happier-than-silver-winners/

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son Yayınlanan Çeviriler

Akıllı telefonlar: Refah için bir tehdit mi?

Günümüzde akıllı telefonlar hem iş hem de özel hayatımızda kaçınılmaz bir rol oynuyor gibi görünüyor. Bununla birlikte, telefonun işle ilgili kullanımı söz konusu olduğunda akıllı telefonlar iyileşmeyi engelleyebilir ve bu nedenle refahımız için bir tehdit oluşturabilir. Post Views: 41

Kaçırmayın!